15/05/2008

Haşmetmaap R. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül Hazretleri!!!!

Kont, Dük filan...

Kayseri eşrafından tornacı hacı Ahmet Hamdi efendinin oğlu Abdullah, dün akşam, Windsor hanedanının várisi, Kral 6’ncı George’un kızı, Birleşik Krallık Hükümdarı, İngiltere Kraliçesi 2’nci Elizabeth Alexandra Mary ile birlikteydi...

Rize Güneysulu taka kaptanı Ahmet reisin Kasımpaşalı oğlu Tayyip ise, Yunan Kralı 1’inci George’un torunu, veliaht Galler Prensi’nin babası, Greenwich Baronu ve Edinburgh Dükü, Prens Philip Mountbatten ile sohbet etti...

Atatürk işte budur.

Devrimlerine savaş açılan Mustafa Kemal, takunyalıların öve öve bitiremediği saltanatı kovmasaydı, Abdullah ile Tayyip, ofis olarak kullandıkları Dolmabahçe Sarayı’nda bahçıvan bile olamazdı! Çünkü, bahçıvanlık makamı bile babadan oğula geçiyordu.

Homongoloslar bugün hálá "smokin caiz mi, değil mi" diye tartışırken, Mustafa Kemal, Batı standartlarını aşan bir vizyonla, Anadolu insanının önünü açmış; tornacı çocuklarına, taka reisi çocuklarına "fırsat eşitliği" sağlamıştı.

Eminönü esnafı imam Ahmet Bey’in kızı "first lady" Hayrünnisa Gül, balkabağının faytona dönüştüğü "peri masalı"nı andıran gecede, Kraliçe’yle göz göze geldiğinde neler hissetti, bilmem...Ama 105 parçalık yenilmez armadayla Çanakkale’yi geçemeyen İngiltere’nin Queen Elizabeth’i, dün, hayranlığını özetleyen şu kelimeleri yazdı Anafartalar Kahramanı’nın özel defterine:

"Mustafa Kemal’e saygılarımı sunmak benim için büyük onurdur."

Yılmaz Özdil/Hürriyet 14.05.08

04/05/2008

Abbas Yolcu!

Denizli şivesiyle yazılmış bir okur mektubu...Can Ataklı'nın Vatan gazetesindeki köşesinden aldım. Okuyun bakın kime yazılmış :))


Ula oğlum Abbas, deyiver hele yolculuk nereye?

7-8 yıl evvelisi, hani bi garambol olduydu ya, gavırlar gıriz mi ney deyyolaa. Ortalık toz duman, gavır gaymaları 2’ye, 3’e gatlandıydı, ameleler işsiz galdıydı ya, hökümet de sizlere ömür... Baktık, sen çıktıydın ortaya. Biz de, ehali, hebimiz, boyludur, bosludur, guvvatlı, yeğit adamdır, eğri yörür düz gonuşur, bizi, bundan kelli, Allah gurtarır, he bu da Allah’ın ipine sarılır deyi oyları sene verdiydik.Sen de, Allah için, koşuvedin Amarıgaya, Avropaya. Yavı uzun etmeyin gari, siz isteyin ben yapim deyivedin, gaymaları alıvedin, he bebecanı da, bu işlere takip memırı gılıvedin. Gıbrısı verivedin, hakaratları görüvedin, he şuracıkta, Irak’ta milyonlarca insancık ölüvedi, gözlerini yumuvedin, he bi de bop mu, cop mu neyin, reisi oluvedin. Ehali de parala geliyo, ortalık düzeliyo sanıvedi, her şeyi satıvedin, paraların hebisini zengine, yandaşına, kardaşına, üçkaatçıya verivedin. Vekillerin, nazırların, gözlerimizin içine baga baga göşeleri dönü dönüvedi. Emme velakin, ehaliyi fakir fukara edivedin. Derken,seçimler gelivedi. Zengine ihale, gredi, ev, toprak neyim, he, geriye ne galmışsa verivedin; fakire ekmek, pirinç, şeker, çay, yeşil kaadı, sadagaları dağıtıvedin. Ehali de, adam yokluğunda, gayrı, heç olmazsa aç bırakmeyyo deye oyları sene atıvedi. Sen de herkişin başvegili olcem deyivedin. Emme velakin, kankanı, cumhurun başı kılıvedin, güzelim yemeni neyim oracıkta duruğken, türban da türban deye dudduruvedin, hökümetin memırı, hakımı, hocası, zabıtıynan, herkişlen zıtlaşıvedin; memıra, ameleye meaşı, hastanayı he de ehtiyarlığı çok görüvedin, sizi gari, mezar paklar demeye getirivedin, emme cenaze paralarını indirivedin, üç çocuk peydahlayın deyivedin, emme, emzirik gaymasını kesivedin; pirinç ataş pahası olunce, siz bulgur yeyiverin, biz pirinç yeriz deyivedin. Ektirtmedin, biçtirtmedin, sonunda mazot zammiynen çitçinin köküne kirpit suyu ekivedin. Bunca fukaralık dururken, Katar mı, matar mı neyim derken, çalığın, malığın işini bağlayıvedin. Emme velakin takımınnan mahgemeye düşüverince gari, sinirlenivedin; ha bre gavırlara goşturup yardım edin deyivedin. Ehaliyi seçimlerde baş tacı ederken, şincik ayaklarının altına alıvedin.
Eeeeee! Yetti gari!

Ula oğlum Abbas, deyiver hele, yolculuk nereye???