13/01/2007

Ülkem Nereye...?


En son yaşanan "deve" faciasından bu yana takip ediyorum; THY ile ilgili neredeyse hemen her gün absürd bir haber düşüyor gazetelere. İşte en son THY haberlerinden derlemeler:

1. Apronda "deve" kesmek suretiyle bizi bütün dünyaya rezil eden teknik müdür Şükrü Can'ın o olaydan sonra görevinden alındığı ve hakkında soruşturma başlatıldığı, THY yönetimi tarafından kamuoyuna açıklanmıştı. Ben o günden beri şahsen soruşturmanın nasıl sonuçlanacağını merakla beklemekteyken bir de ne göreyim: Efendi Londra'ya teknik müdür olarak atanmış; bir de kendisine konut ve özel oto tahsis edilmiş! Biz cezalandırılmasını beklerken adamı ödüllendirmişler resmen! Bu nasıl bir çelişkidir, nasıl bir zihniyettir, anlamak mümkün değil. Bu arada Deveci Şükrü Efendi'nin, kendisini böyle anmak daha uygun düşecektir sanırım, THY genel müdürü Temel Kotil'in sınıf arkadaşı, bir nevi kankası olduğunu da belirtelim; AKP usulü adam kayırmacılığın ve kadrolaşma faciasının yeni bir örneği olarak! (Haber: Akşam gazetesi, Esin Gedik)

2. Bugünkü Hürriyet'te Emin Çölaşan yazmış: THY'nin internet sitesindeki "ikram" bölümünde yolcuların yemek tercihleriyle ilgili listenin sonunda "müslüman yemeği" diye bir ifade varmış. Gözlerim faltaşı gibi açıldı. Hemen siteye girip baktım. Hakikaten de Business Class/Dış hatlar/Özel menülerimiz linkine girildiğinde "Etnik Yemekler" başlığı altında şunlar yazıyor: Hindu yemeği, Koşer yemeği, Müslüman yemeği, Oryantal yemek! THY yemeklerinde zaten domuz eti falan kullanılmıyor; peki bu durumda "Müslüman yemeği" de ne demek oluyor? Ben ki dünya mutfaklarıyla hobi olarak ilgilenen biriyim; 30 yıllık ömrümde böyle bir şey duymadım. Anlayan beri gelsin! Bir zahmet bana da açıklasın!

3. Yine bugünkü Hürriyet'te Zeynep Göğüş, "Skylife"ın kapağından ve CIP salonunun yeni dekorundan bahsetmiş. Okuyunca merak edip yine İnternet sitesinden "Skylife"ın Ocak 2007 sayısının kapağına baktım. Sayının ana konusu İzmir. Kapağa da Konak meydanındaki saat kulesinin bir bölümünü koymuşlar; arkasında da bir cami resmi! İzmir, benim büyüdüğüm şehir. Ankara ve İstanbul'da da uzun yıllar yaşamış biri olarak söyleyebilirim ki insanıyla olsun, yaşam olanaklarıyla ve tarihi dokusuyla olsun, Türkiye'nin en modern kenti İzmir'dir. "Gavur İzmir" diye anılması belki de bundandır. İzmir'i bile bir ortadoğu kenti gibi göstermişler ya, helal olsun! Yeter artık yahu, bu cami resimlerini alakasız yerlerde görmekten gına geldi; Ankara ve İstanbul'un amblemlerine kadar hepsi cami oldu; ellerinde olsa Türk bayrağının rengini "cami yeşili"ne çevirip "ay yıldız"ın yerine de bir cami resmi koyacaklar; fenalık geldi artık! Camiler kutsal mekanlardır; bir partinin siyasi ideolojisinin amblemi gibi kullanılıp din sömürüsüne alet edildikleri yeter artık!

4. Gelelim CIP salonunun yeni dekoruna. Zeynep Göğüş'ün söylediğine göre bu salon geçen yıl bazı Türk mimarları tarafından yenilenmiş. Ama yapılan tarife bakılırsa öyle Eren Talu gibi modern Türk mimarlarının imzasını falan pek aramamak lazım. Salonda plastik turuncu lalelerden tutun da saray mobilyalarının kopyalarına, Josephine koltuklara kadar ne ararsanız varmış. Hele de lavobolar evlere şenlikmiş! Mermer kurnaların üzerine sade bir ayna çekilmiş fakat her kurnanın üzerine küçük boy plastikten oymalı birer ayna daha yapıştırılmış. Ben hayal bile edemedim vallahi nasıl bir şey olduğunu! Düşündüm düşündüm, aklıma "Avrupa Yakası"ndaki Burhan'ın evi gibi bir yer geldi ama herhalde Burhan'ın evi CIP salonunun "kitsch" ötesi dekorasyonunun yanında epeyce "minimalist" kalır!

Velhasıl, tüm bu örnekler göstermektedir ki, ülkemiz giderek laik, modern bir kültür yelpazesi görünümünden çıkarılıp, Ortadoğulu, az gelişmiş bir İslam ülkesi görünümüne büründürülmektedir. Düşünün, bunlar sadece tek bir kurumda olanlar ve ülkenin diğer bütün kurumları; hatta Milli Eğitim ve Dışişleri gibi en önemli kurumları, bu görgüsüz, az gelişmiş, din sömürücüsü, kabadayı, benmerkezci, çıkarcı zihniyetin elindedir. "Değiştik" diye bas bas bağıran bu zihniyet, değişmek bir yana toplumumuzun ve ülkemizin en önemli değerlerini alt üst ederek bizi laik, bağımsız, modern olmayı hedeflemiş ulusal kimliğimizden uzaklaştırmakta, kendisi gibi kimliksiz, kişiliksiz, kendi kalıplarına hapsolmuş bir nesneye dönüştürmektedir. Ne acı ki:
Değişen bunlar değil; değişen biziz! Biz gerçekten kimiz?

No comments: